Kadının vücudu, dövmelerle kaplı deri gibi parıldıyor, her kıvrımı işaretli bir harita gibi gözler önünde. Oda karanlık ama sıcak; nefesleri birbirine karışırken aradaki gerilim giderek artıyor. Elinde beliren sertlik, onun içindeki açgözlü tutkuyu ortaya çıkarıyor. Sakso dediği o kalın yarak, kadının amcığına ağır ağır dayanmaya başlıyor; dudakları arasında ıslak bir şehvet sesi yükseliyor. Parmaklarını vücudunun her yerinde gezdirirken, yüzündeki ifadede hem acı hem de zevk kaynaşıyor.
Yarak, amını paramparça edeceği anın yaklaşmasıyla hızlanıyor; içeriye dalışlar keskin ve derin. Kadın inlemesini kontrol edemiyor, sanki bedeninin her hücresi infilak ediyor. Azgınlık doruk noktasında; kalçalarını ritme uydurup omuzlarını sert sert yere çarpıyor. Bu yalancı sakinliğin ardındaki yabaniliği ortaya çıkarıp adeta kazık gibi içini koparıyor. Her hareketinde izler bırakan sertliğiyle sanki kendi canını bile çiğniyor.
Kadının elleri yatakta sıkıca yumruklanmış, tırnaklarının beyazlaşması hazzın ne kadar güçlü olduğunu anlatıyor. Onun içinde büyüyen yangına karşı koyamayan yarak, derinlere saksoyu öfkeyle itiyor; beden adeta titriyor. Acı ile haz arasındaki ince çizgi yok oluyor, tek gerçek kalan aralarındaki bu vahşi kökleme oluyor. Artık sesleri birbirine karışırken odada patlayan enerji bütün duvarlardan taşacak kadar yoğun.
Son darbeler geldiğinde kadın yüksek bir iniltiyle boşalıyor; amcığı daralıp kasılırken yarak onun içinde son bir kez daha sokuluyor ve liflerini tamamen esnetiyor. Hırıltılarla dolu o an, tüm yorgunluğu ve tatminiyle birbirlerine yapışmış halde kalıyorlar; bu kirli sevişmenin destanı orada bittiğinde ikisi de kana kana soluyor. Karanlıkta yankılanan nefesler ve inlemelerden başka hiçbir şey kalmamıştı artık.