Almanya’nın soğuk sokaklarında, Lullu Gun arka koltukta nefes kesen bir oyunun tam ortasındaydı. Kocaman bir yarak, ter kokan gövdesiyle onu sıkıca kavramıştı; her hamlede amcığını delip geçerken Lullu’nun gözleri parlıyor, nefesi boğuluyordu. Şehir ışıkları camdan süzülürken o, kendini tamamen bırakmıştı bu acımasız köklemenin ritmine. Yumuşak dudaklarıyla saksonun başını yavaşça yaladı, ardından sertçe içine çekti; adamın dişi sertleşiyor, kasları geriliyordu.
Arka koltuğun dar alanında bedenler birbirine kenetlenmişti. Lullu Gun’un küçük elleri usta bir şekilde erkeğin kalçasını sıkarak daha derin dayama istiyordu. Sesleri aracın içinde yankılanıyor, ıslaklık ve ahenkle karışıyordu. Kadının gırtlağından gelen hırıltılı inlemeler ve adamın boğuk homurtuları ortamı iyice harlıyordu. Gövdesini büküp amcık deliğini genişleten her darbe, ikisini de sarsıyor, kanlarını kaynatıyordu.
Lullu’nun tırnakları adamın sırtında izler bırakıyor; o anlarda bedeninin kontrolünü tamamen kaybetmişti. Yarağı sertçe yumruklamaya başladı, kendi amını da unutmadan yalama çabasına devam etti; ikisi de sınırları zorluyor, sınır tanımıyordu. Boğazına kadar inen sert şoklarla birlikte omuz omuza verip adeta sikişin cehennemini yaşadılar.
Her dorukta sesler yükseldi, avuç içleri terlemişti ama vazgeçmek yoktu. Sürtünmeler hızlanıp yoğunlaşırken Lullu Gun artık aklını kaybetmiş gibiydi; amcığından gelen ıslık sesiyle birlikte kocaman yarağın sonunda boşalmasıyla tüm beden titredi. Arabanın içinde ağızdan çıkan son kelimeler acıyla karışık tatminsizliğe dönüşürken, ikisi de tekrar tekrar kökleme için sabırsızlanıyordu. Bu yolculuk bitmemişti; daha çok acı ve zevk için hazırdılar…
